10 Ağustos 2009 Pazartesi

HAVADAN SUDAN

EVET 2009 bal sezonu hemen hemen kapandı ve yeni sezon hazırlıkları hiç zaman kaybetmeden başladı şöyle geriye bakıp bir değerlendirme yaptığımızda sezon başından beri yaptığımız uygulamaların sonuçlarına baktığımızda çok başarılı bir sezonu geride bıraktığıma ama yinede bazı eksikliklerimizi de gördüğümü belirtmek isterim bu eksikliklerimin bazıları elimde olmayan imkanlardan bazılarınıda bloglarda gezinirken tespit etmiş bulunmaktayım her halukarda ilçemde koloni başına en fazla bal alan arıcı olmam yaptığım uygulamalarım ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor yıllar geçtikce tecrübemiz artıyor ama yinede öğreneceğimiz çok şey var burada başarımın en büyük sebeplerinden birisi doğru ARI IRKIYLA ÇALIŞMAM ARILIĞIMDA ÇOĞUNLUĞU KAFKAS OLMAKLA BERABER YERLİ ARI OLAN karadeniz ırkı arılarımda var burada eksikliğimden bahsedersem bu sene bal verimime geçen yıl ana arılarımı gencleştirmede yeterince önem göstermedim bunun etkisi oldu bu yıl onun üzerinde daha ciddi çalışıyorum arıcılıkta başarılı olmanın en önemli kuralı olmazsa olmazı kaliteli ana arı ırkı ne olursa olsun kaliteli ana arı ve yöreye uygun ırk bu unutulmamalı bunu neden diyorum geçmişte örnekleri acı bir şekilde yaşandı sadece para kazanma hırsıyla türkiyenin dört bir yanına adaptasyonu araştırılmadan arı dağıtıldı sonuç hüsran ama dağıtılırken hep pembe tablolar çizildi yok koloni başı şu kadar bal yok ana bilmem kaçbin yumurta atar arılarınız şoyle verimsiz böyle hırçın çok oğul verir falan filan ve bu pazarlAMA TEKNİĞİ HALEN DEVAM EDİYOR VEDE EDECEKTE bizde komşunun tavuğu komşuya kaz görünür ama hiç kimse kendinde suç bulmaz suç ya arı ırkındadır ya havada ya suda koloni yönetimi diye bir şey var ben dahil bir çoğumuzun uygulamada eksiği olduğu yada hiç uygulamadığı bir konu burada suçlu genellikle ararsak büyük çoğunlıkla yanlış besleme daha doğrusu kabullenemedik ama bunun suçlusu kesinlikle bizler değiliz birde avrupalı olsun amerikalı olsun koloni başına aldılkarı bal miktarı örnek gösterilir bilmem kaç sağım yaptıkları bu konudada görüşüm ülkemizde çifçilik yapılan tarım arazilerinin aile başına düşen dönüm miktarı 50 bu avrupada dönüm olarak 1000 2000 dönüm amerikada ise onbinlerle ifade ediliyor en önemlisi ise hasat edilen balın cinsi oralarda ballar ya kanola ya yonca ya pamuk ya ayciçeği yani binlerce dönüme dikilen kültür bitkileri yani bizdek gibi yüzlerce çiçekten arılar bal toplamıyor bunun yanında çevresel faktörleride gözardı etmemek lazım çevre kirliliği tarım ilaçları bu şartlar altında bizler yinede çok başarılı sayılırız kendimizi küçük görmenin bir anlamı yok gayette başarılıyız bloga yazı yazan bir çok arıcı bu işi hobi olarak yapıyor benim tanıdığım öyle arıcılar varki internetten bi haber ama bir çoğumuzu arılığına körükcü olarak bile almazlar adamlar 12 ay arıyla yatıp arıyla kalkıyorlar yapmamız gereken bence her hıyarım var diyene bir avuç tuzla koşmamalıyız kendimizi geliştirmeliyiz koloni yönetimini mutlaka önemsemeliyiz ve ırk ne olursa olsun kaliteli ana arı yetiştirmeye önem vermeliyiz son olarak invert şurup konusunda birkaç kalime etmek istiyorum karşı değilim ama düzgün yapılan inverte karşı değilim ama ben arıcılığa çok büyük katkısı olacağınada kesinlıkle inanmıyorum karşı olduğum invertin arıcılıkta olmazsa olmaz şeklınde gösterilmesi şeker şurubu ve kekle besleme yapanların cahil arıcı olarak gösterilmesi kek ve şurup konusunda daha bir kaç ay öncesinde olumsuz yazı yazanlar şu an herkesten önce arılarına kek vermeye başladı kek ve şeker şurubu zararlı ise her dönem zararlı bunun bence hiç bir mantıklı açıklaması olamaz yoksa amaç gündem yaratıp reklam yapmakmı

4 yorum:

Murat Çakır dedi ki...

Genetik zenginlik, ekosistem içinde balarılarının önemi gibi kavramların ne olduğunu biliyor, genetik kaynaklarımızın kaybedilmeden bizden sonraki nesillere aktarılmasının görevimiz olduğuna inanıyorsak, olaylara yaklaşımımız da o yönde olur. Bölge arılarımızın, ekotiplerimizin bizim gözümüzdeki değeri farklı olur.

Fakat derdimiz 3 kuruş kazanmaksa, arıyı genetik bir varlık olarak göremez, küçük bir bal toplama makinesiymiş gibi davranırız. O zaman bir arının ülkenin her yerinde aynı başarıyı göstereceğini iddia ederiz, ekotip, genetik zenginlik diyenleri de faso fiso yapmakla suçlarız.

Bunu ne zaman anlayacağız?

Amerika gibi arılarımızda genetik fakirlikten dolayı büyük çaplı kayıplar başladığında.

Amerika için şu anda elindeki arıların yılda kaç kilo bal getirdiğinin hiçbir önemi yok.

Şu anda balarısının kendi topraklarında yaşamını sürdürebilmesini sağlamanın peşindeler.

Çünkü, balarısının ekosisteme kattığı değer, getirdiği baldan 15 kat daha fazla.

Ekotip, yerel arıları korumak, azıcık memleket sevgisi olan her arıcının boynunun borcu.

ali yener dedi ki...

murat kardeşim benim anlatmak istediklerimi çok güzel ifade etmişsiniz teşekkürler

Taşkın ÖZŞAHİN dedi ki...

sayın ali yener
bu yazı çok güzeldi
içimizden geçenlere tercüman oldunuz
tebrikler başarılar..

ali yener dedi ki...

aslında yazıyı murat kardeşimiz güzel tercüme etti benim tek kaygım ekosisteme yeterli özen gösterilmemesi eko sistem derken buna bitkilerde dahil üç beş kuruş kazanma uğruna sisemi gözardı etmek daha doğrusu bilincsizce müdahale etmek dünyanın neresind var bizim gibi ekolojik zenginliği olan bir ülke kıymetini bilmemiz gerekir saygılar